Kayseri’de köpek saldırısı ile vefat ettiği açıklanan gencin olayından sonra Türkiye’de bazı basın kanalları Köpek saldırıları ile alakalı peş peşe haber yapar oldu. Özellikle sokak köpeklerini hedef alan bu haberler toplumda nefret ve şiddetin artmasını sağlarken bu nefret ve şiddet birden bu dilsiz canlıların üzerinde yöneldi.
Öncelikle belirtmeliyim ki köpek /köpekler saldırmaz ısırmaz diyenlerden değilim. Evet, köpekler saldırabilir ve de ısırabilir.
Yanlış anlaşılmalara yer vermemek için yazının bu bölümünde belirtmek isterim ki; Kayseri’de olan olayda çok çok üzüldüm. Kendime ve çevreme nasıl olur sorusunu haftalarca kendime sordum. Olamaz olmamalı dedim ama maalesef olabiliyor ve olma ihtimali de her zaman var. Yazıyı yazmadan önce olaylar hakkında sükûnetle gelişmeleri takip edip, bilgimi geliştirici yazılar araştırmalar okumaya yöneldim.
KONUNUN ÇÖZÜMÜ KÖPEKLERİ ANLAMAKTAN GEÇİYOR
Köpek saldırılarının artmaması için öncelikle Köpekleri anlamak gerekiyor. Neden bir köpeğin insana saldırabilir olabileceğini toplum olarak bilmek gerekiyor. Bunları bilir isek bu tür olaylarla karşılaşmaz ya da çok az karşılaşır oluruz.
Bir köpeğin saldırma nedenleri neler olabilir;
- Köpekler koruma içgüdüleri genlerinde vardır. Kendi bölgelerine bir taciz ya da tehlike hissettiklerinde saldırarak bu tehlikeyi önleme bertaraf etme içgüdüsü ile saldırılar. Buna en şansız örneği vermek gerekir ise “Çatalca’da güvenlik görevlisi Samet Çelik’in, çalıştığı fabrikanın bahçesinde 5 Alman kurt köpeğinin saldırısına uğrayıp hayatını kaybetti” (1) Köpekler yeni işe başlayan güvenlikçiyi tanımıyor ve kendilerinin korumakla mükellef olduğu fabrikayı aslında kendi yaşam alanlarını koruyorlardı. Köpeklerin adet olarak fazla olması olayın boyutunun sonuçlarının da kötü olmasında etkili oldu elbette. Çok üzücü bu olay bizleri derinden yaraladı, üzdü.
- Özellikle Pitbull ve buna benzer köpeklerin sahipleri tarafından saldırgan yetiştirmesi sonucu saldırılarda yaşanmaktadır. Buna da birçok ülkemizde ve yabancı ülkelerden örnekler vermek mümkün. Köpek dövüşleri ve başka hayvanlara karşı saldırgan olarak yetiştiren bu köpekler en çok sahiplerine karşı yapılacak bir tehdit yada sahibinin kışkırtması ile saldırganlaşıyor. İşte buna yine en iyi örneklerden biride ülkemizde şöyle yaşandı. “Emniyet güçlerini karşısında gören uyuşturucu sattığı ve kullandığı İddia edilen İ.G. isimli şahıs, polislerin eve girmesine izin vermedi. İ.G. adlı zanlı, Pitbull cinsi köpeğini devreye soktu ve köpeğini polislere saldırttı. Polisi ısıran ve bırakmayan köpeği, bir başka polis memuru silahıyla öldürerek durdurabildi.” (2)
- Özellikle gece kendisini tehdit görmesi, yavrusu olan anne köpekler saldırganlaşabiliyor. Bu saldırganlaşma olayı olabilir. Bu saldırılar karşı tarafa keyfi değildir kendi alanını korumak ya da yavrularını koruma amaçlıdır.
- Dişi köpeğin kızgınlık (çiftleşme) döneminde olması erkek köpeklerin özellikle dişi köpeği etrafında olmasından dolayı bir bilerine ya da yakınlaşan insanlara karşı saldırganlaşma durumu olabiliyor.
- Açlık. Özellikle yerleşim yerleri dışında ya da az yerleşim yerlerine toplu terk edilen köpekler açlıkla mücadele ederken kendi türüne ya da başka canlı türlerine saldırabilir.
SALDIRI OLAYLARI %75’İ SAHİPLİ KÖPEKLER, %25’DE BAŞI BOŞ KÖPEKLER TARAFINDAN OLUYOR
Türkiye’nin saldırgan köpekler üzerine doktora yapan tek uzman olan Prof. Dr. Ebru Yalçın, “Köpek ısırıklarıyla ilgili bizim birçok makalemiz var, bunlardan bir tanesi devlet hastanesiyle köpek ısırıkları üzerine yaptığımız ortak bir çalışma. Isırılan insanların yüzde 75’inin sahipli köpekler tarafından ısırıldığını, sadece yüzde 25’inin sokak köpekleri tarafından ısırılmış olduğunu tespit ettik. Yaklaşık bin 200 kişi üzerinde yaptığımız araştırmadan bu sonuç çıktı. Sahipsiz köpekler sürekli bir taraftan bir tarafa gönderildikleri için ya da insanlar tarafından çok hoş karşılanmadıkları için genelde insanlardan uzak durmayı seçiyor. Bu hayvanları biz şehir hayatından daha da uzağa attığımızda, mecburen hayatta kalabilmek için daha büyük sürüler oluşturuyorlar. Daha küçük köpek grupları daha tehlikesizdir. Gece ve kendi bölgesinin tehdit edildiği durumlarda bölgesini savunabilirler” (3)
SOKAK KÖPEKLERİNİ TOPLAMAK YA DA YOK ETMEK ÇÖZÜM DEĞİL
Yapılan akademik araştırmalarının gösterdiği gibi köpek saldırılarının daha çok sahipli köpekler tarafından yapılmaktadır. Bu saldırılara bakıldığında, saldırgan köpeklerin; saldırı nedenlerinin %90’ının köpeklerin kendi alanlarını savunma amaçlı saldırdığı ve kalan %10’da insanların saldırgan yetiştirilen köpeklerin karıştığı olaylar olarak karşımıza çıkıyor.
Kayseri’de yaşana üzücü olay dışında yine aynı dönemlerde basında yer alan diğer haberlerde bunları kanıtlar niteliktedir.
KÖPEKLERİ SOKAKLARDAN TOPLAYIP UZAK ALANLARA TERK ETME ÇÖZÜM OLMUYOR
Bazı insanlar Köpeklerin bir arada toplu yaşaması gerektiğini düşünüyor olsa gerek sokaklardan toplanan Köpekler toplu olarak ıssız yerlere terk ediliyor ya da barınaklara alınıyor. Halbuki bu olaylar çözüm değil sorunun daha da derinleşmesine katkı sağlıyor.
Asosyalleşen köpekler kendilerini korumak ve bir alanı sahiplenmeye yöneliyor. Açlık ile mücadele ederken sürüler halinden İnsanlardan uzaklaşıp yabanileşmeye terk ediliyor. Hâlbuki köpeklerin saldırgan olmaması için; insana alışkın insanlarla barışık yaşayan köpek modellerinin oluşması gerekmektedir. Bunun oluşması da yine bizlere düşmektedir. Sokaklar onların yaşam alanlarıdır. Bizler bu hayvanlarla bir arada yaşamayı öğrenmek zorundayız. Çocuklarımıza ve kendimize köpeklere nasıl yaklaşmamız gerektiği öğretmek zorundayız. Çözüm onların biz insanlardan uzak ıssız yerlerde toplu şekilde yaşamaya zorlamak değil bizlerin arasında yaşamasından geçmektedir.
Prof. Dr. Ebru Yalçın’ın akademik çalışmalarından çıkardığı şu sonuçları göz ardı etmemiz gerekmektedir.
Prof. Dr. Ebru Yalçın; “Köpek ısırıklarıyla ilgili bizim birçok makalemiz var, bunlardan bir tanesi devlet hastanesiyle köpek ısırıkları üzerine yaptığımız ortak bir çalışma. Isırılan insanların yüzde 75’inin sahipli köpekler tarafından ısırıldığını, sadece yüzde 25’inin sokak köpekleri tarafından ısırılmış olduğunu tespit ettik. Yaklaşık bin 200 kişi üzerinde yaptığımız araştırmadan bu sonuç çıktı. Sahipsiz köpekler sürekli bir taraftan bir tarafa gönderildikleri için ya da insanlar tarafından çok hoş karşılanmadıkları için genelde insanlardan uzak durmayı seçiyor. Bu hayvanları biz şehir hayatından daha da uzağa attığımızda, mecburen hayatta kalabilmek için daha büyük sürüler oluşturuyorlar. Daha küçük köpek grupları daha tehlikesizdir. Gece ve kendi bölgesinin tehdit edildiği durumlarda bölgesini savunabilirler” (3)
AKADEMİK BİR ÇALIŞMA SONUÇLARI ÇÖZÜMÜ DE GÖSTERİYOR
“Köpeğin saldırmasının belirli sebepleri vardır. Hiçbir zaman karşı tarafa vahşet amaçlı ve zevk için saldırmaz, sadece bölgesini korumak ister. Çevredeki köpekleri doğru şekilde besleyebilirsek, saldırgan olan sürü gruplarını ayırıp başka tarafa çekebilirsek mesele hallolur. Biz çocuklarımızı da doğru şekilde eğitmek zorundayız. Bakıldığında biz köpekle nasıl iletişim kuracağımızı da bilmiyoruz. Çoğu zaman yapılmaması gereken şeyleri yapıyoruz. Bir köpekle karşılaşıldığında bir çocuğun yüksek sesle bağırması, elini kolunu kontrolsüzce hareket ettirmesi ve gözünün içine bakması, bunların hepsi köpekleri daha da insana doğru çekiyor. Biz ne yapılması gerektiğini çocuklarımıza öğretebilirsek, bu kazaları asgariye indirebiliriz”
KÖPEK SALDIRILARINI ÖNLEMEK İÇİN KISIRLAŞTIRMA ve EĞİTİM ŞART
Kısırlaştırma üremeyi engellediği gibi aynı zamanda saldırgan davranışları da engelliyor. Köpek saldırılarına karşı çare, bir /bir kaç yıl boyunca aynı anda kısırlaştırmadan geçiyor. Yani ülke çapında aynı anda toplu bir mücadele ile kısırlaştırma yapılmalı ve sokaklarda hayvan popülâsyonunun önüne geçilmeli. Bundan sonra ikinci ayağı geliyor. Buda Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi sıkı bir “SAHİPLENDİRME” çalışmalarını yapılması gerekmektedir. İlkokuldan itibaren hayvan sevgisi ve hayvanlarla yaşam dersleri olmalı. İnsanlara ilk yetişme çağında hayvanlarla empati kurmayı ve onlarla yaşamayı öğrenmesi sağlanmalıdır.
SON OLARAK
Sokak hayvanlarını sevmeyebilirsiniz, onlardan korkuyor da olabilirsiniz ama onlara yaşam hakkı vermek zorundasınız. Sokak hayvanlarına nefret ile yaklaşmak onları telef etmeye varan davranışlarda bulunmak toplum için hiçte iyi olmayacaktır. Sokak hayvanlarına yönelen nefret ve şiddet gün gelecek insanlara da yönelecektir. İnsan kendi türüne şiddet uygulayacak ve nefret ile yaklaşacaktır. Bunun da en iyi örneği hepimizin şahit olduğu, okuduğu haberlerin içinde var. Bir çok seri katil, katil, veya tecavüzcünün geçmişine bakıldığında hayvanlara şiddet görülmektedir.
Köpek saldırılarından dolayı Milyonda bir olabilecek olan insan ölümlerine tanık olmak hepimizi üzüyor ve derinden etkiliyor. Hepimizin Ruhsal Halelerini bozuyor panikletiyor.
Yolumuzda, geleceğimizde sevgi ve sevmek ile aydınlanacaktır.
Leave a Reply